İMAJ TAMİR ÇALIŞMALARI
Hüsrev Hatemi
Yakın tarihte olsun,uzak geçmişte olsun öyle talihsiz tipler
yaşamıştır ki,aslında bir çok benzerlerinden daha kötü olmadıkları halde,hep
kötü tanıtılmışlardır. Bunun aksi de sıklıkla görülür. Öyle övülen tipler
vardır ki,onlar da bu kadar övgüyü hakketmemişlerdir.
Bir örnek veriyorum:
Selçuklu vezirlerinden Muinüddin Pervane, tarihi kişilikleri
kum torbası zanneden boksör tarihçiler,veya tarihçi olmayan kahvehane hatipleri
tarafından hırpalanmış ve hırpalanmakta olan talihsiz bir çehredir.
Osmanlılar, şimdiki devir yazarlarından biraz daha
insaflı,biraz daha empati duyabilen yazarlar yetiştirmişlerdir. Bu sebeple bir
Osmanlı aydını Cengiz Han’ı pek övmez. Övmek bir yana,onu zalimlik numunesi
olarak anar. Cumhuriyet döneminde ise,Cengiz Han,anlı şanlı Türk evladı
olmuş,Selçuklular ise “pek başarılı olmamış Türk Devleti” görüntüsü ile
etiketlenerek bir köşeye itilmişlerdir.
Muineddin Süleyman Pervane,Anadolu Selçuklu Devletini
1262-1277 arasında yöneten bir Selçuklu veziridir. Anadolu’nun
manzarası,bugünün Irak veya Afganistan’ı gibidir. Görünüşte,Selçuklu Devleti
yıkılmamıştır. Fakat, Moğol askeri birlikleri her fırsatta Selçuklu yönetimini
“tedip” etmek için Konya’yı, Kayseri’yi kuşatmakta ve sivil halkı da kılıçtan
geçirmektedir.Muinüddin Pervane on beş yıllık hükümet reisliği sırasında ne
Mevlana, ne de Burhaneddin Tirmizi gibi davranmıştır. Buna da imkan yoktur. O
devir de, Anadolu’da tamamen ahlak kurallarına uygun davranan bir vezirin,
hükümet yönetmesine değil,yaşamasına bile imkan vermeyen şartlar hüküm
sürmektedir. Muinüddin Pervane,Moğollardan Anadolu’yu kurtarır ümidi ile
Mısır’da hükümdar olan Baybars’ı tutan
ve onu davet eden bir kişi olduğu halde,Moğolların karşı saldırısından
çekinerek Tokat’a çekilmiştir. Baybars,Kayseri’ye girdiyse de , Muinüddin
Pervane’den destek görmediğinden,Anadolu’yu terk etti. Bunun üzerine o devrin
süper gücü olan Moğolların,Azerbaycan’da oturan büyük komutanı Abaga Han
Anadolu’ya girdi. Kayseri’de ve Doğu Anadolu’da büyük katliam yapıldı. 1277
yılında Abaga Han’ın emri ile hareket eden Moğol komutanı Gökçe Bahadır,
Pervane’yi otuz iki kişilik yakınları ile idam mevkiine götürdü. Muinüddin
Pervane, iki rekat namaz kılma müsadesi alarak, namazı bitirdikten sonra,idam
edildi. Çok kısaltarak verdiğimiz bu olaylar zincirinden anlaşılıyor ki, Muinüddin
Pervane tamamen ahlak ve insanlık ilkeleri ile sınırlı bir hayat sürememiştir.
Fakat Sinop’ta Pervane külliyesi, Tokat’ta bıraktığı eserler onun bu kadar
karışık olaylarla dolu olan on beş yıllık döneminde, hayır eserleri yaptırmayı
ihmal etmediğinin kanıtıdır. Pervane’nin en büyük günahı,Selçuklu Sultanı Kılıç
Arslan’ı, Moğolların öldürmesine engel olmayıp aksine bu olayda etkin rol
üstlenmesi olmuştur.
Pervane’nin, içinde bulunduğu şartları hiç göze almadan, onu
sadece entrikacı ve egoist bir hain adam gibi gösterenlerin bazıları, o
devirdeki Moğol komutanlarını “Müslüman ağabeyler” gibi gören kahvehane hatipleridir.
Bu zevat-ı kiram, Moğolların o devirde Şamanist veya bazılarının Budist
olduklarını düşünmemekte, Muinüddin Pervane’yi,Moğollara düşmanca hisler
besleyen bir İranlı gibi görmekte veya göstermektedirler. Anadolu’ya giren
Baybars,hem Müslüman türk(Kıpçak) asıllı olduğu,hem de kayseri halkına hiçbir
gasp olayı yaşatılmamasını, her şeyin ücreti ile satın alınmamasını sağladığı
halde, milliyetçi hatipler ona takdir veya tekdir cümlesi göndermekte gönülsüz
davranmaktadırlar. Selçuklu dönemini inceleyen tarihçilerimizden Osman
Turan,Pervane’nin dönemi için şunları söylemektedir.
“Muinüddin Pervane,Moğol müdehaleleri ve saltanat
mücadelelerinin kızıştığı, ihtiraslı emirlerin birbirlerine düşüp devletin
kudret ve itibarını sarstıkları bir zamanda meydana çıkmış,çok mahirane bir
siyaset ve metodlar ile Moğolları kazanarak, Türkiye’de tek adam durumuna
gelmiş, on beş yıl zarfında devleti mutlak hakimiyeti elinde tutarak,memlekette
bir nizam ve huzur sağlamış ve bir “Pervane devri” kurmuştur(1).
Osman Turan gibi tarafsız Moğol muhabbeti de fars muhabbeti
de taşımayan başka iki tarihçimiz,Ali Sevim ve Erdoğan Merçil de şu sözleri
söylüyor. “On beş yıl süreyle siyasi zeka ve mahareti sayesinde yönetimi
tekelinde tutmuş, ülkede huzur ve sükunu sağlamada eşsiz bir başarı
göstermiştir. Onun ölümünden sonra Türkiye Selçuklu Devleti adeta sahipsiz
kaldı,yönetime el koyan Moğolların sebep olduğu buhranlar ve huzursuzluklar
sürüp gitti(2).
Mevlana,1273 de vefat ettiğine göre,Muinüddin Pervane’nin
idam edildiğini görmemiş,bu olaydan dört yıl önce ölmüştür.
(1-
Osman Turan.Selçuklular Zamanında Türkiye.Turan
Neşriyat Yurdu İstanbul 1971
(2-
Ali Sevim,Erdoğan Merçil.Selçuklu Devletleri
tarihi.Türk tarih Kurumu.1995)