2 Ekim 2011 Pazar

Yirminci Yüzyıla Sitem

                                            Yirminci  Yüzyıla Sitem
Yağmur ormanlarının sözü geçmezdi her gün,
Ama Faik Sabri Bey’in eserlerinde onlar vardı
Hikmet Feridun Bey cihanı gezer,
Bize naklederdi gördüklerini
Hacca gidilir,Van’a gidilir,
Ankara Erzurum da görülebilirdi
Fakat Maldivler,Avustralya,Kanguru,koala  ve kolibrileri
Ancak Faik Sabri Bey anlatırdı
Yağmur ormanlarını,buzulları,
Kuş cennetlerini,vadileri,
Ekolojik Dengeyi veya Arzullahı,
Okyanusları hızlı aşmağa
Yıldırım hızıyla haberleşmeye
Yıldırım hızıyla mahvetmeğe
Kurban ettik sadece bir yüzyılda
Yani yirminci yüzyıl
İnsanlığın  âkıbetini
Kötülüğün gücünü ve genliğini
Her saniyesinde gizleyen
Bir yüzyıl  oldu yirmincisi
Yüzyılların  siyah incisi
Kincisi,dincisi,Stalincisi
Komünisti,faşisti,Çincisi
Bu yüzyılda var oldular
Sağ kalanlar  yeni  tahtlar yaptırarak
Bilgece kurumlandılar ve kuruldular             Hüsrev Hatemi

Na't

Davul sesli düşünürler,ney sesli düşünürler
Mitralyöz sesli önderler
Gediler ve geçip gittiler
Sen İlahi Makamın her nağmesini
İnsanın ve Evren'in macerasını
Bize kanun sesiyle ulaştıransın

Sesinde savaş davulu duyanlar utansın                                        
Karikatüristler,uçuk ve bencil  kişiler
Hiç etkilemez beni,Şeytana karşı verilmiş
Bir red cevabısın,
Yalın fakat şaşırtıcı güzel
“Muhammed”cevabısın.

Yedikule Hafif Zaman- Metro'su


-Güzin Duygulu’ya-(Rahmetli Ablam)
Orda, incir ağacının altında,
Su saati var, boş bulunup da,
Düşmesin ona, boğulur Baba;
Ben, onu seveceğim.
Kuşlar tramvaya binmezler ki hiç,
Vapurlar üstünden uçar onlar,
Sen de tramvaya binme Baba...
Düşersin Şişhane yokuşunda,
Ben seni bekleyeceğim.
Bostanlarıyla yemyeşil Lânga,
Çehre değiştirmemiş İstanbul daha
Cerrahpaşa’da ve Etyemez’de
Nice Osmanlı yaşıyor hâlâ.
Âkif de hayatta, Mısır’da henüz
Mavi gök altında, dalgasız ve düz
Marmara uzanıyor önümüzde.
Cep saatin mi iletti seni suya,
Beni, o günlerin incir altına?
Birlikte yürüsek Kadem Tekkesi’ne
Herkes geri döner, hayal bu ya.
Kum desem, kum saati mi akla gelir?
Yahut Arabide “kalk” demek midir,
Şimdi bunu hangi Kumkapılı bilir?
Ne işe yarardı Muvakkithane?
Orasını pek bilemiyeceğim.
Eski ve yeni müteverrimler...
Ferda’yı bekleyip duruyorlar
Zaman gemisinin düdük sesleri
Beni günümüze çekti tekrar.
Sıhhatler olsun İbrik Kalfa’mız,
Seni de birgün göreceğim...
Ümit, hüzün, elem, hayalden başka,
Ne var insanoğlunun elinde?
Seni bıraktığım zaman tünelinde,
Tramvaya binme olur mu Baba,
Düşersin Şişhane yokuşunda,
Hep seni bekleyeceğim.       Hüsrev Hatemi









Uzlet Köşesi

UZLET KÖŞESİ
Yıllar birikir ardımızda, yürek,
Yıpranır ve soluk daralır
Güneşli geniş bulvarlardan,
Isıtan dost tebessümlerden
Uzlet köşemize ne kalır?
Hele elden gidince teselliler
Teslim oluruz teessüflere…
Mazinin seyrüsefer memurları,
Sühulet gösterirdi seyyahlara
Keder ki bir siyâhi seyyahtı, onu sen,
Onu sen hoş tutmadın ey yüreğim!

Güller dökülür bülbül ölür, sevgi gider
Çimen çocukları yeşerir sonra,
Onlar da çekilir birer birer,
Neydi ey yürek ne sandın ki?
Hüzün kalır mıydı gitmişken sevgi.
Bir gün “Devletle efendim” diyerek,
Hüznü ve Sevgi’yi uğurlayan kimdi?
Ey yüreğim ne kadar da değiştin,
Seni tanıyamıyorum inan ki...
Dört yönden uğultusu olayların,
Yine düğümlendi dün ve yarın;
Taş döşeli bahçede ağaçların,
Altında kızıl ve sarı yığın,
Belirdi, demek ki sonbahardır...
Gün ardı karanlık güz ardı kardır Hele elden gidince teselliler,
Yalnızlık köşemize ne kalır?
Teslim oluruz teessüflere.
Neydi ey yürek sen ne beklerdin ki?
Hüzün kalır mıydı gitmişken Sevgi...  Hüsrev Hatemi










Deidesheim Düşünceleri

DEİDESHEİM DÜŞÜNCELERİ
Gün bitiyor, gece de sona erecek,
Başladığı gibi,
Bütün yüzyıllarda
ve her gün
Tekrarlanmadı mı bu,
Akşamın inişiyle yürekleri ezen duygu?
Hallac ki bireysel günlerin pamuğunu atar,
Tanrının tek zamanında toplardı
Mutluydu, çünkü tek zamana
Koşutluğu sürdürenler,
Sürtünme kuvvetinden doğan elemi,
En aza indirenlerdir,
Mutluluk. tanrısal tek zamanla
Birlikte yahut ona koşut,
Olmaktadır bunu duydum..
Tekrar ediyorum: Bunu duydum,
Otuzyıl Savaşlarını görmüş.
Hemen her köşesi gibi yeryüzünün,
Acıdan pay almış Deidesheim’da…
Kuşlarla, yaban ördekleriyle,
Meşelerle bütün yaratıklarla bir olup,
Hatta ölümden sonra da
Tanrısal zamanda olmaktır mutluluk   Hüsrev Hatemi