27 Temmuz 2016 Çarşamba

NON DOLET

Keder bir fener gibi döner geceleri,
Ve bezgin seher gelir ardından
Her tanışmayı bir ayrılma say;
Her doğum bir ölüm habercisi
Kavuştuğumuzda ayrılmıştık bu kesindi,
Her güne ayrılığın korkusu sindi
Gerçeği bilmeyen yüreğimiz,
Hep yeni tanışmalara gereksindi…
Her kavuşmayı bir ayrılma say...
Karanlık umutsuzluktan geçene,
Tek mum ışığı çırağan görünür,
Oysa iyi bilinir ki dönüş yolunda
Asla çırağan yoktur...

Çok sayıda şam-ı gariban yaşanır,
Nice yaman acılar çekilir ve bir gün,
Sızılar acıların yerini alır,
Yürek kederli bir sevinçle anlar
Acının yok olduğunu artık.
Her kavuşmayı bir ayrılma say;
Keder bir fener gibi döner geceleri,
Döner geceler keder bir fener gibi,
Ve bezgin seher gelir ardından...
Her kavuşmayı bir ayrılma say... 

26 Temmuz 2016 Salı

Ellili Yıllar İçin Acılı Alaturka Şarkı
Meded ey zaman, bir parça kestir
Kestir bir parça ucundan zülfünün;
Gönül şarkılarını söylerken Safiye Aylâ,
Firak ey felek firak!
Ve bir o kadar da hüzün.

Ilık gazozlu, aynalı taraklı
Çok tramvaylı geçen yazlar
Spor ve Sergi Sarayı’na hayran şehir...
Cambazhaneli geceler, gök havai fişekli
Budur ellili yılların hayâlimdeki şekli.

Yenildik sana ey zaman, bu kesin fakat yine de,
Yine de demek isterim ki derdimi,
Yahya Efendi dergâhına en muvafık derdimi,
Arzetmeğe bir dem bulamadım
Buna izin vermedi felek.

Sana yaptırayım ey zaman-aman
İnsan kemiği tarak,
Tara kâküllerini ve ellili yılları
Bir yana bırak.
Derdimi arzetmeğe bir dem bulmamışken ben,
Ey dost, tanıdılar seni ve derhal geri aldılar
Sarı giymesek de olacağı buydu zâten.
Bekle orda üzerin sarı yapraklarla örtülü
Âhüzarı beni muhtemelen ağlatabilir,
Lütfen uyarın Bülbülü.
Söyleyin Bülbüle nâliş filân etmesin
Bu bahar Feriköy’de kalsın
İstinye’ye hiç gitmesin
Esther Williams’lı ayna, plastik tarak
Çok Fahrettin Kerim’li ve Ulunay’lı bir yaz
Ey zaman, tara sen yine kâküllerini
Ve ellili yılları
Bir yana bırak.

Hüsrev Hatemi



25 Temmuz 2016 Pazartesi

Yaşlılar Korosu

YAŞLILAR KOROSU

Susturun ne olur şu olukları;
Ne rahattı ama yağmur öncesi,
Kesilsin hepsinin solukları,
Biz miyiz onların eğlencesi?
Biz de Arkadya’da yaşamıştık...
Sanırdık, isterse iyi olur insan,
Kalbimiz bu zırhı nasıl ne zaman
Kuşandı bilmiyoruz, vakit geç artık.
Yavru kuşlara acımakla başlayıp
Kimseye acımamakla biter ömür,
Duyguları kaybederiz bu kayıp
Bize bir kurtuluş gibi görünür
Bir yağmur yağmaya görsün, oluklar,
Takma dişlerini takırdatırlar
Kelimelerle geçen ömrümüzü,
Çekinmeden bize hatırlatırlar.
Kurtlara yenilmemekti dileğimiz,
Bizler de olduk birer tilki...
Şimdi ne kadar bizden uzak kalbimiz,
Bize ne kadar yakın kin, ne uzak sevgi.
                                                              Hüsrev Hatemi (46 yıllık şiiri)