2 Ekim 2011 Pazar

Yedikule Hafif Zaman- Metro'su


-Güzin Duygulu’ya-(Rahmetli Ablam)
Orda, incir ağacının altında,
Su saati var, boş bulunup da,
Düşmesin ona, boğulur Baba;
Ben, onu seveceğim.
Kuşlar tramvaya binmezler ki hiç,
Vapurlar üstünden uçar onlar,
Sen de tramvaya binme Baba...
Düşersin Şişhane yokuşunda,
Ben seni bekleyeceğim.
Bostanlarıyla yemyeşil Lânga,
Çehre değiştirmemiş İstanbul daha
Cerrahpaşa’da ve Etyemez’de
Nice Osmanlı yaşıyor hâlâ.
Âkif de hayatta, Mısır’da henüz
Mavi gök altında, dalgasız ve düz
Marmara uzanıyor önümüzde.
Cep saatin mi iletti seni suya,
Beni, o günlerin incir altına?
Birlikte yürüsek Kadem Tekkesi’ne
Herkes geri döner, hayal bu ya.
Kum desem, kum saati mi akla gelir?
Yahut Arabide “kalk” demek midir,
Şimdi bunu hangi Kumkapılı bilir?
Ne işe yarardı Muvakkithane?
Orasını pek bilemiyeceğim.
Eski ve yeni müteverrimler...
Ferda’yı bekleyip duruyorlar
Zaman gemisinin düdük sesleri
Beni günümüze çekti tekrar.
Sıhhatler olsun İbrik Kalfa’mız,
Seni de birgün göreceğim...
Ümit, hüzün, elem, hayalden başka,
Ne var insanoğlunun elinde?
Seni bıraktığım zaman tünelinde,
Tramvaya binme olur mu Baba,
Düşersin Şişhane yokuşunda,
Hep seni bekleyeceğim.       Hüsrev Hatemi