28 Mart 2022 Pazartesi

 

Sonbaharlar, son bulmadan ardarda

Ardarda hüzün daraltır yürekleri,

Dağlar yürekleri kızgın temreni aşkın,

Eski mızraklarsa, hep mahzenlerde..

Mahzun ve sevinci tanımadan ölmüş,

Yüreklerle dolu mahzenlerde..

Sonbaharlar, son bulmadan ardarda,

Ardarda hüzün, zincirleme...

Ardarda kırgınlıklar ardarda.

Süregelen bir durum değildi ki mutluluk

Sürüp gitmedi de,

Evet sürüp gitmedi sonlandıydı,

Keder ise zedelenmez bir tabaka içimizde,

Yüreğimiz onunla sırlanmış.

Böylesine kirlenmiş bir dünyada,

Hançerlenmiş sayılabiliriz tek tek

Vurgun yedik ömrümüzün derin yerinde

Kargışlar kar gibi yağar ve sürer karanlık

VURGUN(HüsrevHatemi)

1 Kasım 2021 Pazartesi

 

Namık Kemal : İyi tanımadığımız  büyük  Şair ve Yazar

                                                                                Hüsrev Hatemi

Ben 1945 Ekiminde İlkokula başladım.Gerek İlkokuldaki öğretmenlerden gerek babalarından duydukları siyasi fıkra ve haberleri ertesi gün anlatan arkadaşlardan Namık Kemal adını duyarak ilkokul bitti.Tabii eve giren Akşam ve Cumhuriyet gazetelerinden de bir şeyler Öğrenirdik.Akşam Gazetesinde Vâlâ  Nurettin Cumhuriyette .Burhan Felek bizim anlayacağımız bir dil ile genellikle neşeli yazılar yazar.biz o kısa yazılardan önem verdiğimiz cümleleri hafızaya kaydederdik.Ortaokul da öğretmenler “büyük vatansever”demekle kalmayıp daha ayrıntılı bilgiler verdiler. Vafrlık Cep kitapları bir liraydı.Bir liranın alış gücü bu günün 20-3o lirası gibiydii.Yani ortaokul ve Lise öğrencilerine nisbeten ekonomik gelen Varlık kitapları bizim neslin öğretmeni  oldu.Namık Kemal’i 13 yaşımda iken en iyi derecede Varlıktan öğrendim.Sonra lise ders kitaplarından da çok şey öğrendim.Fakat bu bildiklerimizin bir kısmının çok değişmiş ve deforme edilmiş bilgiler olduğunun ancak 80 li yıllarda farkına vardım.

                                      Namık Kemal ‘in Şiirleri

Bize hep Fransız şiiri tarzında yazılmış şiirleri ,eski şiir örneği olarak da ,Hürriyet Kasidesi öğretilmişti.Ancak 1980 li yıllarda gördüğüm Sadettin Nüzhet Bey’in derlediği şiirleri Namık Kemal’in Divan şiirinde de başarılı olduğunu gösterdi.Ne yazık ki bu kitaptan 70 yıl sonra yani günümüzde bir Türk aydını toplu halde bir kitap bulamaz.Ama “büyük vatanperverdi diyew mikrofon önünde bağırabilir.

                                         Küfürbaz değildi

En yanlış tanınan bir yönü çeşitli uydurma fıkralarla küfürbaz gibi tanıtılmasıdır.Halbuki yayınlanmış mektuplarına bakılırsa arkadaşlarına yazdığı haberlerde de ciddidir.Küfür kullanmaz.

                                         Devletinin geçmişine de İslam dinine de saygılıdır.”Git vatan Kâbe’de siyaha bürün”derken Kâbe de Osmanlı ülkesine dahil idi.Şimdi yurt dışına giden muhaliflerin bir kısmı kendi ülkesinin şimdiki hâlini de geçmişine de ağır sözler savunurken Namık Kemal, Ernest Renan’a karşı İslam Peygamberini savunmak için “Renan Müdafaanamesi”yazmıştı. Başka bir yanlış bilgi Namık Kemal’in zindana atılmasıdır.Namık Kemal gönderildiği yerlere “mutasarrıf kadrosu ve maaşı ile gönderimiştir.Magosa’ya gönderilişi Abdülaziz dönemindedir.Abdülhamid döneminde Midilli’ye ve sonra Sakız adasına gönderilmiştir.Sultan Abdülhamid ,Namık Kemal ailesş zor durumda kalmasın düşüncesiyle oğlu Ali Ekrem BeY’i Yıldız Sarayında özel sekreteri olarak görevlendirmiştir.

                   Abdülaziz döneminde ara sıra Horhor’daki Abdüllatif Suphbi Paşa konağında kaldığını okuyunca “Horhordaki konak’ta ailenin hanım üyeleri var iken bu nasıl olurdu”diye düşünürdüm.Ama şimdi otuz yıldan beri şaşırmıyorum.Çünkü Namık Kemal annesinin babsı olan Adülatif Paşa’nın torunudur.Suphi Paşa Namık Kemal’in dayısıdır.Demek ki dayısının konağına gidiyormuş.Başka  bir yanlış b ilgi de Namık Kemal’in görünümüdür.İttihat ve Terakki mensupları onu yakışıklı göstermek için rötuş yaparak saç eklemişler ve onu Alfred de bMussetYeb benzetmişlkerdir.Gerçekte Namık Kemal kumral saçları önden eksilmiş ve halim selim bakışlatrla poz vermiş olan biir Osmanlı Beyi.Dileklerim: 1-Perşembe Pazarı ile Karaköy arasında Zincirli Han’ın münasip bir duvarına “Bu Hanın bir odasında Namık Kemal çıkardığı bir gazete için bizzat baskı işinde de çalıştı yazılması 2-Divan ve Fransız edebiyatı etkisişyle yazdığı bütün şiirlerinin tekrar basılması.

 

 

 

 

17 Ağustos 2017 Perşembe

Kederli Öykü

Bana anlattı vaktin çok   geç  olduğunu   Çocuk,
Konuşmuyordu  tabii,   sadece baktı, mahzun…
Yerde ayak izleri “uzaklaşan O”nun
Yürekteki    izlerse ,   gözlerinden;
Bir goncaydı mutluluk hiç açılmamışken solgun.
Aramızda da bir “Kan Kalesi”
Ok yağıyor yüzlerce  tirkeşten   boşanırcasına  yoğun,
“Bana öyle bakmamalıydın giderken,
Cehenneme dönmemeliydi yokluğun.”
   Ardına bakmaların olmasaydı mahzun,
   Bu kadar ağrımazdı belki kalbim…
   Ama beni yalnız bırakıp giderken,
   Bakışlarınla yıkılmış,
  Gidişinle kimsesizim…
Son sahnemiz bu olacaktı demek bizim,
 Yüksekte bir kan kalesi
Ve   giderken arkasına bakış atan
 Birbirinin aksi yönde
İki suskun.

                      Hüsrev Hatemi

7 Aralık 2016 Çarşamba

Nihayet Faslı

NİHAYET  FASLI

Dünya ellerimden kayıyor sanırken,
Kayan benmişim onun ellerinden;
Anne , Baba  ,Arkadaşlar ve nicesi
Buhar oldular ardarda
             Sıklıkla gözlerimde yağar yağmurları…
Savaşlar, Ölümler, Dertler bir yana,
Güzel besteydin ey Ömrüm!
Bir fasıl heyeti loş bir salonda,
Yorulmadan seni seslendirdi…
Renk vermiyorlarsa da artık , hayli mahzun saz heyeti.
Salon loştu zaten fakat işte lâkin,
Sahne ışıkları da azalıyor
Aydınlandı koridor
Sahne arkasındaki ışıklar,
Birden açıldı aksine…
Ne oldu bunca yıllık hukukumuz?
Saz heyeti, neden vedalaşmadan
Arkanıza bakmadan gidiyorsunuz?
                                                                    Hüsrev Hatemi




                                                          

21 Ağustos 2016 Pazar

Vurgun

VURGUN

Sonbaharlar, son bulmadan ardarda
Ardarda hüzün daraltır yürekleri,
Dağlar yürekleri kızgın temreni aşkın,
Eski mızraklarsa, hep mahzenlerde..
Mahzun ve sevinci tanımadan ölmüş,
Yüreklerle dolu mahzenlerde..
Sonbaharlar, son bulmadan ardarda,
Ardarda hüzün, zincirleme...
Ardarda kırgınlıklar ardarda.
Süregelen bir durum değildi ki mutluluk
Sürüp gitmedi de,
Evet sürüp gitmedi sonlandıydı,
Keder ise zedelenmez bir tabaka içimizde,
Yüreğimiz onunla sırlanmış.
Böylesine kirlenmiş bir dünyada,
Hançerlenmiş sayılabiliriz tek tek
Vurgun yedik ömrümüzün derin yerinde
Kargışlar kar gibi yağar ve sürer karanlık.
,                                                                     Hüsrev Hatemi 

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Çengelköy'de bir Çeng

Musikicibaşı, sen iyi bilirsin
Sudan olduğunu her dirinin;
Kederler ki gözyaşlarından can bulurlar,
Sevinçlerden daha diridir onlar.
Şimdi vâr olmayan o bahçeler,
Bir de yeraltı sulan izlensin;
İzlenmelidir de nedendir,
Çekildi bir köşeye arzûlar…
Elem demidir ve bu bezmin,
Dağılması yaklaştı, bu hazin;
Her dirinin, bahçelerin ve kederin,
Göğe yükseldi suyu, bulut yok.
Geri dönmez o su, ey mutrip,
Dönse de göremem ki ben...
Güllerin şevki yok ey mutrip,
Sadece hakkı var kederin.

                                                      Hğsrev Hatemi 1996